İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu Değerlendirme Kampının Kapanış Konuşmasında Konuştu
HABER: EREN CESUR – KAMERA: BERKİN GÜLSOY
(AFYONKARAHİSAR) – İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin değerlendirme kampının kapanış konuşmasında; “Kendini partisinden ve milletten üstün tutanlara, önüne konacak makamların peşinde koşanlara köşklerin ve sarayların vebal yüklü yolları açık olsun. Dünümüzü unutmayacağız. Yarınların peşinde koşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Dalından kopmuş yaprak misali savrulmayacağız. Rüzgar ekenlere fırtına biçeceğiz” dedi.
İYİ Parti’nin 13-14 Temmuz’da Afyonkarahisar’da düzenlediği değerlendirme kampı, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun kapanış konuşmasıyla sona erdi.
“İyilere inandık, iyi kaldık” başlıklı videonun sunumunun ardından sahneye gelen Dervişoğlu’nun konuşması şöyle:
“Birbirimize ayna tuttuğumuz, kendi içimizde özeleştiri imkanı bulabildiğimiz meşveretimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. İstişare etmek, birbirimizi dinlemek, kaynağını milletten alan ve ortak akılla hareket etmek İYİ Parti’nin en önemli kuruluş kodudur.
“Mücadeleleri, kendi kirli çamaşırlarını birbirlerinden ve saraydaki amirlerinden saklamak üzerine”
AK Parti iktidarına ve saray rejimine baktığımız zaman, bir yüzükle çıktıkları yolda yüzüklerin efendisine dönüşen bir adam ve onun etrafında kümelenmiş oligarşik yapılar vardır. Adam halinden memnun, o yapılar ise; çok daha memnundurlar. Bu tek adamın da, o oligarşik yapıların da dertleri ve ayrıca birbirleri içindeki mücadeleleri, ne Türk devleti ne de Türk milletinin çıkarları içindir. Mücadeleleri, kendi kirli çamaşırlarını birbirlerinden ve saraydaki amirlerinden saklamak üzerinedir. Dertleri ise, bir sonraki ihaleden ve alımdan, imara açılacak kupon araziden ve özelleştirmelerden kimin ne kadar tırtıklayacağı ve yağmalayacağına karar verebilmektir. Saray rejimi ve saray partisinin özeti ve düştüğü durum budur. Yani körler ve sağırlar birbirini ağırlamaktadır.
“Milletine yabancılaşan partiler çare üretemezler”
Milletine körleşmiş ve sağırlaşmış, büyüdüğü mahallelerden, oturduğu sofralardan, alışveriş yaptığı çarşı ve pazardan, gittiği kahveden ve camiden kopmuş bir siyaset ancak ve ancak bir müstemleke idaresi olarak tanımlanabilir. Bu aymaz siyasetin günümüzdeki temsilcilerinin iktidar koltuğunda kaldığı her bir gün, milletin acısına, çilesine, ızdırabına yeni yeni acıları ekleyecektir. Milletine yabancılaşan partiler çare üretemezler. Ancak dedikodu ve dert üretirler. Çünkü geldiği yeri unutanlar, insanlıklarını unutanlardır. Biz İYİ Parti’yi, telefon talimatlı mahkeme kararlarıyla, göz göre göre gasp edilen en temel hukuk kurallarına karşı, sıcakta, yağmurda, karda yollara düşerek, o tarlalara hapsedilen kurultaylarda kurduk. Şimdi unutacak mıyız? Polis coplarını, Jandarma çevirmelerini, çöp kamyonlarını, Savcı mütalaalarını, tehdit ve şantajları aşarak bir göz odada, bir kuru masada, Allah’a sığınıp milletimize güvenip, birbirimize inanarak kurduk. Şimdi unutacak mıyız?
“Dalından kopmuş yaprak misali savrulmayacağız”
Vatan toprağına kupon arazi diyenlere, ülke pasaportunu çetelere satanlara, milli servetini tefecilere rehin verenlere karşı, bu memleket bizim diyerek kurduk. Mahkeme kararlarını, güpegündüz işlenen cinayetleri utanmazca, aymazca, karartanlara karşı, şehide kelle deyip, teröriste el pençe duranlara karşı kurduk.
İYİ Parti’yi iktidara taşıyana kadar durmadan çalışacağız. Türk’ün incinen gururu tamir olana, satılan her bir karış vatan toprağı geri alınana kadar, memlekette bir tane kaçak, yürünemeyen bir tane sokak, pasaportumuzun geçmediği bir tek ülke kalmayana kadar
İnsanımızın yüzü gülene, giden gencimiz, doktorumuz, mühendisimiz geri dönene, eğitimi yeniden ‘Milli’ olana, sınırları yeniden geçilmez kılana kadar yılmadan, yıkılmadan, bıkmadan ve durmadan çalışacağız. İYİ Parti, birliğini sevgiyle kurmuş, iyi ve cesur insanların ocağıdır. Bu ‘Biz’ hedefi karşısında, ‘Ben’ demenin hoyratlığına ve kibrine kapılan, kendini partisinden ve milletten üstün tutanlara, kerameti biz olmakta değil, ben olmakta arayanlara, kıymeti kendinden menkul olanlara, her şeyi kendinden bilenlere, akıtılacak alın terinin değil, önüne konacak makamların peşinde koşanlara, koltukların, şatoların, konakların, köşklerin ve sarayların vebal yüklü yolları açık olsun. Dünümüzü unutmayacağız. Yarınların peşinde koşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Dalından kopmuş yaprak misali savrulmayacağız. Rüzgar ekenlere fırtına biçeceğiz. Allah’a inanacak, bu büyük millete güveneceğiz. Tarih zafere adanmışların, imkansız addedilen zaferleriyle doludur.”